Şule Yüksel Şenler ile Sözlü Tarih Görüşmesi

07 10 2017
Share Tweet Pin it

(1938, Kayseri)

"Bir yandan da Huzur Sokağını yazıyorum, senaryo elimde tabii, senaryoyu aça aça romana dönüştürmek için. Ama düşünebiliyor musunuz tefrika olacak, o tefrikayı her gün yetiştirmeniz lazım, çok zor bir şeyin altına girdim. Öyle çıktı birinci cildi, basıldı da. Fakat ikinci cildinin üçte ikisini yazmıştım, onu neşretmeye imkan olmadan benim cezaevine girmem icap etti. Cezaevinde hiç yazı yazdırmıyorlar, mahkumlar korkuyorlar, çünkü çok acı tecrübeleri olmuş, hayatlarını, neden böyle olduklarını anlatıyorlar ama ertesi günkü gazetede yazılan yazıyı okuyunca dünyaları yıkılıyor, o kadar anormal şeyler katmışlar ki hiç olmayacak şeyler. İtimatları kalmamış gazetecilere. Tabii beni de gazeteci olarak biliyorlar, çok memnunlar benden ama oraya kadar: "Şule hanım, yazı yazmak yok". Ancak iki şiir yazabildim orada kaçamak kaçamak. Onlar da Cumhurbaşkanına göndermek için; "Hür Mahkumdan Mahkum Hürlere", bir de "Kelepçeli Fikirler", Bursa Cezaevi'nde. Hasılı cezaevinden çıktık, evliydim o zaman beyimle, onun işi icabı İstanbul’da bulunması icap ediyordu bir müddet. Bir otel odasındayız eşimle bir yatakta, o karşı yatakta ben tabii yine çok yorgunum fakat bir baktım Huzur Sokağı'nı neşreden Alaettin Kaya bey geldi otele ve dedi ki Şule abla ne yapıyorsun sen, ikinci cildini neşretmemiz lazım dedi, Şimdi Ankara’dan geldim bekliyorum, sabaha kadar bitecek, bu roman alıp gideceğim, ona göre reklamı yapıldı, ona göre hazırlandı. Eşim de yorgun argın karşı tarafta uyuyor. Alaettin Bey bana bir tomar dosya kağıdı getirdi ve kalem falan. Ben de yatağımın içinde, zaten küçük bir odaydı, yazıyorum ama kalemime yetişemiyorum neredeyse, fakat o kadar duygulanıyorum ki sonuna yaklaştıkça farkında olmadan sesim de çıkıyormuş, hıçkırıyorum, ağlıyorum, gözyaşlarım döküle döküle yazdım. Bir bakıyorum eşim uyanıyor, ne ağlıyorsun diyor, yok bir şey tamam sen uyu diyorum. Biraz sonra kendimi tutamıyorum. Neticede sabah ezanlarından sonra idi. İşte son kısmı baya bir sayfa idi. Nasıl yazdıysam... O da alışık yazı tarzıma, daktilo falan kullanmadım hiç ve kaptığı gibi götürüyor ve ikinci cildi basılıyor, sonrasında da baskı üstüne baskı yapılıyor..."