Arif Altunbaş ile Sözlü Tarih Görüşmesi

19 07 2017
Share Tweet Pin it

(1954, Manisa)

"İlk olarak ben Erzurum Edebiyat Fakültesine gittim. Erzurum Edebiyat Fakültesinde ekonomik sebeplerden dolayı okuyamadım. Çünkü parasal imkânım ona el vermedi. Ben köylü çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Ailenin içinde sadece okuyan benim. Ekonomik yapısı da ailemin müsait olmadığından dolayı geri döndüm. Daha sonra Akif hocayla her yaptığım işi tartışıyordum, istişare ediyordum zaten. Ona sormadan bir iş yapmıyordum. Çünkü benim fikir ve düşünce babam o. Ona sormak onun söylediği çizgide hareket etmek gibi bir sorumluluğu hissediyordum kendimde. E tabi daha sonra bana “bekle yavrucuğum” dedi “bir şey çıkar.” Spor akademisi olayı çıktı, imtihana gittik. O da ilginçtir onu bahsetmeden geçmeyeyim. Beni Musa Çağıl diye birine gönderdi, saatçi Musa. Bu Türkiye İslamcılığın tarihinde böyle mihenk taşlarından biridir Musa Çağıl. Görünmeyen bir üniversitedir. Görünmeyen bir büyük bir değerdir. Kızılay’da bir saatçi dükkanı vardı 12-13 metrekare. İnsanlar oraya gelir orada sohbet ederler, Büyük Doğu sohbeti, Mehmet Emin Yalman vs. birçok mevzular konuşurlar. Biz de tabi onları dinlerdik orada. En kötüsü oranın insan kapıyı çalıp içeriyi girdiği zaman sigara dumanından kimse kimseyi göremezdi. Böyle sanki bir sis basmış ortalığı. Hepsi içer hepsi çaylar kahveler gider sigaralar hiç durmaz. Böyle bir bana Akif hoca ben tabi Ankara’yı bilmiyorum. “Siz dedi Kızılay’da Musa Çağıl’ı gör o sana bir yer ayarlar”. Musa Çağıl’a elimde valizle geldim kapıyı çaldım. Kocaman 9 numara gözlüklü bir abimiz oturuyor orada. Selamünaleyküm, Aleykümselam. Dedim Musa Çağıl kim. Benim dedi. Beni dedim Akif hoca gönderdi. Otur bakalım dedi çay içtik. O dumanları teneffüs ettik. Daha sonra beni Anadolu yurduna gönderdi..."


İlgili Mülakatlar