- Fragman
- Görüşme Videosu
Süleyman Arslantaş ile Sözlü Tarih Görüşmesi
(1946, Maraş)
"1966'da Ankara'ya geldim. Geçmişime ait şöyle bir şeyi ifade edeyim; İzmir'de Hava Bakım Teknik Okulu'nda öğrenci iken, bilahare akraba olduğumuz bir arkadaşımız vardı. Maraş Lisesi'nden sınıf arkadaşım İbrahim Gülşen vardı bir de. Bu arkadaşlarımla bir pazar istirahati halindeyken -bu fikir benden çıktı- "Bu böyle devam etmez, bizim İslami bir kimliğimizin olması gerekir. İslam'a da herhalde Kur'an'dan başlamamız gerekir." dedik. İzmir'de o pazar günü Hasan Basri Çantay'ın mealini aldık. O meali beraber okumaya başladık. Bizim İslami başlangıcımız tabiri caizse orasıdır. Ankara'ya geldikten sonra birçok değerli abilerimiz, kardeşlerimiz elimizden tuttular. Ki bunların başında Zekeriya İlik diye bir arkadaşımız vardı. Mustafa Arafatoğlu, Saatçi Musa bize kendi öz evlatları gibi değer verdiler, kol kanat gerdiler. Orada eylemsel değil, düşünsel bir İslam anlayışını ön planda tuttular. Bizim tabiri caizse İslami kavramlarla, Kur'an bütünlüğüyle tanışmamıza öncelik ve önem verdiler. Bu bağlamda 1967'de neşredilen İslam'da İhya Hareketleri'nin 1968'de özetini çıkarma görevini verdiler. İlerleyen zaman diliminde İmam Şafii'nin hayatı ve görüşlerini verdiler. Bunlar çok erken ve önemli şeylerdi. Bahusus bir başka önemli anı büyüklerimizin bizi yönlendirmesiyle ilgili. Tabii burada Mustafa Yazgan beyi de ihtiramla anmamız gerekiyor. Onun da o dönemdeki gençlik üzerinde çok ciddi etkileri oldu. Mustafa Yazgan'ın önderliğinde çalışmalar vardı, "Üniversiteler Fikir ve Aksiyon Birliği" adı altında, ki bunun içerisinde Atilla Koç, Bülent Arınç, Bahri Zengin, Erdem Beyazıt gibi çok değerli insanlar da yer alıyordu. Mesela bana verdikleri görevlerden bir tanesi "İslam'da Tasavvuf" konusuydu. Çok ilginçtir; İslam'da Tasavvuf konusunu hazırlamak için kitapçılarda dolaşırken Kızılay'da Sebat Kitabevi'nde kitap arıyordum. Resmi üniformalı bir yüzbaşı hangi kitapları aradığımı sordu ve ben de tasavvufla ilgili kitaplar aradığımı söyledim. O da bana Abdülkadir Akçiçek olsa gerek, Lübb-ül Lübb, Kenz-i Mahfi gibi birçok tasavvufi kitaplar seçti. Bunları koydu önüme ve bunlardan istifade edebilirsin dedi. Çok teşekkür edip, parasını vermek istediğimde bunları hediye etmek istedi. Bu kişi, Baki Tuğ'dur. Deniz Gezmiş'lerin idamında savcı olan Baki Tuğ..."